Spoiler!!!

Spoiler!!!Bilmek istemiyorsanız okumayın...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Liar Game...


Zeki dizileri seviyorsanız Erika Toda ve Shota Matsuda'nın başrollerini paylaştığı Liar Game tam size göre...Shinobu Kaitani'nin 2005'ten günümüze devam etmekte olan aynı adlı mangasından uyarlanmış üstelikte iki sezonu ve birde filmi var;ikinci film ise yolda o kadar popüler yani...
Kısaca sezonların ve filmin konularndan bahsedelim sonrasında neden bu kadar popüler bir bakarız...


I.sezon 2007-11 bölüm

İnsanlara aşırı derece güvenen aptallık derecesinde dürüst olmak gibi bir üne sahip olan Nao Kanzaki bir gün eve döndüğünde kapısının önünde bir paket ve mektup bulur.Mektubu doğru düzgün okumadan paketi açınca şok olur çünkü içi para doludur.
Gelen mektupta ise kendisinin Liar Game adında bir oyuna davet edildiği ve paketi açarsa yarışmaya katılmayı kabul ettiği yazmaktadır.Bu oyunun kurallarına göre 30 gün içerisinde bir rakiple karşılaşmalı, türlü hile ve dolandırıcılıkla onun parasını almalıdır.Kazandığı her para onun ödülü olacaktır.Rakibinin kim olduğunu öğrenen Kanzaki onunla konuşmaya gider ve parayı hemen kaptırır.Oyunun kuralına göre ise ilk verilen para borçtur ve sürenin sonunda geri ödenmelidir.
Çaresiz kalan Kanzaki umutsuzca yardım aramaya başlar.
Sonunda bulduğu yardımın adı hapisten yeni çıkmış "Dahi Dolandırıcı" diye bilinen Akiyama Shinichi'dir.
İkisi göründüğünden çok daha tehlikeli ve hilebaz bir dünyaya adım atarlar.

II.Sezon 2009-9 bölüm
Kendileriyle birlikte herkesi kurtaran Nao ve Akiyama 3.tur için yeniden davet alırlar;oyunun iç yüzünü öğrenen Nao ve Akiyama için bu tur finale ulaşmanın ve bu anlamsız oyuna son vermenin biletidir ama bu seferki rakipleri Akiyama'nın geçmişinden gelen en az onun kadar amansız bir düşmandır.

Liar Game The Final Stage 2010-133 dakika

Yarı finalin sonunda Nao oyunu sonlandırma işini Akiyama'ya bırakarak çekilsede Liar Game oyununu düzenleyen ofisin yalanlarıyla kendini finalde bulur.Şimdiye kadar ki en büyük para ödülünün olduğu bu oyunda bir odaya kapatılan 11 kişi çeşitli yalan ve hilelerle kazanmaya çalışır.Sonra ortaya çıkar ki oyunun ve katılan herkesin kaderi kimliği belirsiz bir oyuncunun elindedir.Bütün herkesin batmasına ise sadece Akiyama ve Nao engel olabilir.
Oyunu sonsuza kadar ortadan kaldırmak için kazanmak isteyen Akiyama Nao'dan başka kimseye güvenmezken;kurban vermeden oyunu bitirmek isteyen Nao herzamanki gibi herkese güvenmektedir.
Bu ikilem onlar için ilk defa korkunç sonuçlar doğuracaktır.

Şimdi bakalım bu dizi niye bu kadar güzel:

Konu:8

Çok zekice yazılmış bir senaryoya sahip.Sürekli kapalı mekanlarda geçmesine çok fazla konuşma olmasına ve hiç aksiyon olmamasına rağmen sizi ekranın başına çiviliyor adeta.Sürekli olarak şimdi ne olacak,bu sefer kim ihanet edecek,nasıl kurtulacaklar diye düşünüyorsunuz.Tek kötü yanı bazen tuzaklar ve çözümler kafa karıştırabiliyor çok fazla katılan olduğu için işin iç yüzü anlatılırken ipin ucu kaçabilir ama bu detayın dışında oldukça sürükleyici.Birde son derece ciddi bir dizi olmasına rağmen hiç beklemediğiniz bir anda yapılan bir espriyle bütün gerginliğiniz akıp gidiyor onuda belirteyim...

Mekanlar:7

Yukarıda da belirttiğim gibi dizi çoğunlukla kapalı mekanlarda çekilmiş.Zaten dizi dolandırıcılık,hilebazlık üzerine o yüzden de bulundukları mekanlar genellikle karanlık ama konu o kadar akıcı ki bu karanlık sizi rahatsız etmiyor tam tersine oyuncular gibi sizde tetikte kalıyorsunuz.


Müzikler:3

Öyle vurucu bir parça hiç duymadım ama bunda benim müzik özürlü oluşumunda suçu olabilir.Giriş parçası güzel ama.

Oyuncular:9

Erika Toda Nao Kanzaki rolüyle başrolde, ona Shinichi Akiyama rolüyle Shota Matsuda eşlik ediyor.Diziyi götüren de bu iki oyuncu zaten özelliklede Shota Matsuda...
Onlar dışında oldukça kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip çünkü sürekli farklı rakipler ve insanlarla karşılaşıyorlar.Dizide beni en çok rahatsız edende bu yan rollerin bazen abartıya kaçan halleriydi gerçi Japon dizilerinde abartılı oyunculuk normal ama kötü karakterlerin sürekli manyakça kahkalar atmaları beni rahatsız etti açıkçası...

Gelelim başrol oyuncularımıza;Erika Toda'yı bir kaç diziden biliyorum oyunculuğuna lafım yok ama bir türlü ısınamadım kendisine burada da fikrim değişmedi zaten...Ama Matsuda ile kimyaları iyiydi.Bazı saftirik halleride çok komikti.

Shota Matsuda'yı Hana Yori Dango dışında hiç izlememiştim ama bu dizide bayıldım sadece kaşlarını çatarak derdini o kadar güzel anlatan başka oyuncu yoktur herhalde.Akiyama'nın karizmasını tam olarak yansıtmış bence.Üstelik HYD'de etek giyen herşeye asılan halini izledikten sonra burada Nao biraz yakınına oturdu diye koltuğun öbür ucuna kayan karakteri izlemek çok güzeldi.





Karakterler:9

İki baş karakter olan Nao Kanzaki ve Akiyama Shinichi'ye bakacak olursak;oldukça başarılı yazılmış karakterlerdi.
Nao Kanzaki:Sık sık aptal diye hakarete uğrayan Nao aslında zekadan yana değil iyiniyet açısından aptal.İnsanlara o kadar fazla güveniyorki başı hiç dertten kurtulmuyor.Aynı kazığı aynı kişiden defalarca yese bile gene de o kişiye güvenmeye istekli bazen Akiyama ile bizide çileden çıkartıyor tabii Nao'yu yere atıp üzerinde tepinmek istiyorsunuz.

Shinichi Akiyama:Akıllı,soğukkanlı,mesafeli, yürüyen karizma Akiyama-san Nao'nun başına gelmiş en iyi şey.Sürekli bir adım önde.Yaptığı herşeyin,söylediği her sözün,öfkelendiği her anın, hatta eli başında hareketsiz durmasının bile bir amacı var.Normalde oyundaki herkesi yokedebilecek kadar zeki olan Akiyama'yı durduran tek şey ise Nao.Nao'ya karşı inanılmaz bir koruma duygusu içinde ve bunu söze asla dökmesede hareketleriyle sürekli göstermekte.Karşılığında ise Nao'nun ona duyduğu sonsuz güven ve sadakate sahip.
Herkese güvenen Nao ve hiç kimseye güvenmeyen Akiyama gerçekten iyi bir çift.




Romantizim:5

Hatta sıfır...Tamam dizi psikolojik gerilim,herkes yalan dolan riyarkarlık içersinde ama bu ortamda Akiyama ve Nao gibi birbirine ölümüne güvenen harika bir çift yaratıp öyle bırakmak olur mu?Yani azıcık bir şeyler olsa değil mi?Yokkk...Bunca zaman boyunca (çünkü dizi bittiğinde ilk tanışmalarının üzerinden neredeyse üç yıl gibi bir zaman geçiyor ve oyunun olmadığı zamanlarda hiç görüşmüyorlar) onlar kadar yakınlaşıp bir o kadar da uzak olan başka çift olamaz.Tamam yapış yapış aşık pozisyonlarına düşmesinler ama aralarında zaten var olan elektriği biraz daha gözümüze sokabilirlerdi...
Bu açıdan eksiklik var...

Final:10 (Son hakkında SPOİLER uyarayım!!!)

Oyunu yok ettiler,Akiyama'dan kullandığı en romantik cümleyide duyduk "Yalanlarımla yaşayabilir misin?",Nao'da ağzı kulaklarında kabul etti tabii nede olsa ilk sezonun üçüncü bölümünden beri yanıktı Akiyama'ya.Yani güzel bir sondu.Birde Nao daha ilk sezonun ilk bölümünde söz verdiği yemeği ısmarlasaydı iyi olacaktı...
İkinci filmde ne olacak acaba?

Son söz olarak bazı unutulmaz sahneler...
-Daha ilk bölümde sürenin sonu gelirken Nao endişeden kurdeşen dökmesine rağmen Akiyama'nın sakin sakin balık filan beslemesi...
-Yine ilk sezonda Nao'nun herzamanki saflığıyla kırmız noktalı bir soruyu anlamaması Akiyama'nın ona açıklarken ter dökmesi.
-Akiyama nereye giderse gitsin Nao'nun hep iki adım arkasında olması ve bazen  Nao geride kaldığında Akiyama'nın durup onu beklemesi.
-Filmde beş milyar yen gibi bir para için herkes birbirinin gözünü oyarken Akiyama'nın Nao'yu duvarın dibinde sıkıştırıp dudaklarına dokunması ve Nao'yla birikte bizlerde heyecan içinde beklerken sorduğu o soru...Koptum yani...(Yazmayacağım ne olduğunu izleyin ve eğlenin...)

-Rakiplerin hepsi hırsı ve açgözlüde olsa Nao'nun herkesi yola getirmesi.Tabii Akiyama'nın yardımıyla yoksa hava alırdı...
-Nao'nun oyunun başından sonuna kadar izlediğiniz gelişimi ve bu gelişim sonucunda kendi başına  gizlice iş çevirip başarılı olunca Akiyama'nın alınıp surat asması.
-Oyun sırasında Nao'nun kedi gibi sürekli Akiyama'nın dibinde olması vs.vs.

Sonuç olarak gerçekten izlenilmesi ve Akiyama'ya hayran olunalısı bir dizi...

Bittiiiiii....


                                 


                                     

1 Ekim 2011 Cumartesi

Buzzer Beat...


Yamashita Tomohisa isimli Japon harikasının oynadığı ve benim en sevdiğim dizilerden biri olan Buzzer Beat klasik sevimli bir aşk hikayesi.
Kısaca konusuna değinmek gerekirse;Kamiya Naoki çok yetenekli olmasına rağmen kendine güvensizliği nedeniyle önemli anlarda kritik hatalar yapan gözden düşmek üzere olan bir basketbol oyuncusudur.Hatta bu özgüven eksikliği nedeniyle uzun zamandır birlikte olduğu kız arkadaşıyla evliliği sürekli ertelemektedir.
Shirakawa Riko ise müzikte istediği başarıyı yakalayamayan bir kemancıdır.Birgün Naoki cep telefonunu otobüste unutur.Onu bulan Riko telefonu Naoki'nin koçuna teslim eder.Koç Riko'ya ilk görüşte aşık olmuştur.Riko'da bu karizmatik ve yakışıklı adamdan çok etkilenmiştir.
Aynı mahallede oturan ve hayatlarındaki ortak noktalardan habersiz olan Naoki basketbol oynamak,Riko ise keman çalmak için aynı parkı kullanmaya başlayınca tanışırlar sorunlarının benzer olduğunu fark edince birbirlerine her konuda destek olmaya başlar ve başarılı olmanın yollarını birlikte ararlar.
Yetenekli olan ama sürekli tökezleyen bu iki insan zamanla fark ederki aşk onları güçlendirmektedir.Gerekli olan sadece doğru insandır...

Yamashita Tomohisa her zamanki yeteneğiyle ve bol bol sergilediği kaslarıyla göz doldurmakta,eşlik eden oyuncu Kitagawa Keiko ise son derece güzel gülen hoş bir oyuncu.


Naoki'nin kız arkaşı  rolünde daha önce Zettai Kareshi'de izlediğim Aibu Saki var, o dizide sevimlilik kraliçesi olan bu kadın bu dizide nasıl böyle kötü bakışlar atabilmiş hayret doğrusu.(Ayrıca oynadığı karakterin şansına yuh diyorum yakışıklı ve nazik Naoki'yi takımın en iyi oyuncusu Yoyogi ile aldattı, sonunda da takım kaptanı popüler Utsu'yu kaptı izninizle bir daha yuhhhhh)
Dizide aşk olduğu kadar kendine inanmak ve özgüven konularıda işlenmiş sürekli bir azimli olma durumu var; ayrıca şunu söylemeliyim ki Riko'nun aşkı Naoki'den daha büyük...
Naoki kadar düşünceli,nazik bir erkeğin nasıl olupta o kadar öküzce hareket edebildiğine hayret ediyor insan gerçi sonra düzeldi ama çok ağlattı  Riko'yu...


Dizinin bir tek sonunu sevmedim tamam Naoki sakatlandı tedavi olmak için büyük şehirde kalması gerekti, tamam Riko başka bir şehirde ki orkestradan teklif aldı,tamam ikiside hayallerine ulaşabilmek için gözyaşları içinde ayrılmayı göze aldılar hepsine tamam da bir yıl boyunca neden hiç görüşmediler allah aşkına hadi görüşmeyi bırak neden telefonda bile konuşmadılar sonuçta birbirlerine aşıklardı, aralarında bir sorun yoktu, üstelik yanlızken acı çekiyorlardı ama yok konuşmuyorlar ya da birbirlerine görmüyorlar...Neden???Saçma...
Neyse son anda toparlanıp rayına oturdu herşey...




Son olarak unutulmaz bir kaç sahne:
-Riko'nun habire sayı kaçıran Naoki'ye maçın ortasında Bakaaa!!! diye bağırması...
-Naoki'nin Riko'nun telefonda çaldığı kemanı gözyaşlarıyla dinlemesi;çaktırmamaya çalıştığı halde Riko'nun anlayıp bütün gece yol alıp Naoki'nin yanına gelmesi...
-Riko Naoki'ye aşık olduğunu itiraf edip Naoki onu kabul etmeyip sonrasında pişmanlığını hıncını doğradığı soğanlardan alması...
-Sadece arkadaş kalalım yeter ki benden uzaklaşma diye Riko'nun camda ağlaması,Naoki'nin ardından deli gibi koşup kapıyı yumruklaması ve muhteşem öpücük...

Son söz olarak:
Bir solukta izlenen komik,romantik,kalplerinizi rahatlatan sıcacık bir dizi...